
Dünya'nın en iyi raketleri şu günlerde Melbourne'de. Gerçi çok önemli birkaç ismin yokluğu, yarı final listelerine bakınca hemen anlaşılıyor. Anladığım kadarıyla tenisçiler Avustralya Açık'tan -tabiri caizse- soğumuşlar. Bir Roddick ya da bir Federer maçını kızgın güneş saatine koyan bir organizasyonun saygınlığını yitirmesine az vakit kalmış demektir. Hele ki Avustralyalı tenisçilerin maç saatleri püfür akşamları gösteriyorsa eyvahlar ola. Avustralyalı olmasına rağmen sadece Jelena Dokic'in maçları cehennem saatlerine denk getirilmişti. Bunu da Hırvatistan doğumlu olmasına bağlıyorum.
Efendim, ben Jelena Dokic'in çocukluğunu bilirim. Hatta bu, baya taş diye tabir etmek istediğim tenisçilerden Marat Safin'in kız kardeşi ile antrenman yapardı. Gelecek vaadedenler grubundandı işte... Dokic'le aynı yaştayız ama ilk Grand Slam turnuvasını yani Wildcard'la girdiği 99 Avustralya Açık'ı dün gibi hatırlıyorum. Dokic'e karşı sempati duymamın sebebi, bu turnuvada 3'üncü turda Hingis'le eşleşmesiydi sanırım. Dokic büyük farkla yenilmişti ancak Hingis'in karşısında zamanımızın popüler celladlarından biri olsa, ben o popüler celladlardan birini tutardım mutlak. O derece nefret ederdim Hingis'ten, anneme bir şey yapmış gibi. Zaten hemen akabinde aynı sene, yani 99 Wimbledon'da Dokic Hingis'i deyim yerindeyse ezdi. Ondan sonra da ünlü oldu haliyle.
Dokic'e karşı öyle aman aman bir sempatim yok aslında. Kadın sert mizaçlı. Çok sert oynuyor. 'Two handed backhand'leri dirseğini kaldırarak atıyor. Avına saldırmak üzere olan bok böceği gibi açılıyor kanatları adeta. Bak sen.
Şimdi bu 3 yıl ara vermişti tenise. Depresyonda felan dediler. Kortları 2003'te dünya sıralamasında 4'üncüyken bıraktı diyebiliriz. 2006'da geri döndüğünde 681'inci sıradaydı. Bu sene Avusturalya Açık'a kadar 187'inciliğe yükseldi.
Kaç gündür Türkçe Eurosport'ta izliyorum maçları. Dokic'in maçlarında hep şöyle bir söylem geçiyor -ailevi problemler nedeniyle bıraktığı kortlara geri döndü- Tabi merak sardı beni. Nedir bu ailevi problemler. Nedir Dokic'in canını sıkan.
Hemen araştırdım.
Doğru dürüst bir şey bulamadım;
Dokic'in alkolik babası kortta olay çıkardığı için tüm Grand Slam turnuvalarından seyirci olarak men edilmiş.
Ancak daha bombastik bir haber buldum;
Ölü bir uyuşturucu satıcısının ailesi, Dokic'in Australian Open Pay Pocket'ına göz koymuş. Neden? (Ulan gerçekten çok enteresan)
Deli kızımız Dokic 2007 yılında adamın teki olan, John Anthony Giannarelli (Ölü uyuşturucu satıcısı) ile bir spor salonunda tanışıyor. Arkadaşlığını ilerletiyor, hatta antrenörlüğünü yapan erkek arkadaşını da arkadaş ediyor bu adamla. Giannarelli, o sıralar mali durumu iyi olmayan Dokic ve antrenörünün her türlü ihtiyacını karşılamaya başlıyor, bir nevi menajerlik yapıyor bunlara. Lüks apartmanlar, kort kiraları, malzemeler... gırla. Dokic ve Giannarelli, bu paralar geri ödenecek anlaşması yapıyor. Ve tam bu sırada -hali hazırda kanser hastası olan- Giannarelli 171,500$ değerindeki uyuşturucuyla yakalanıyor. Hastalığı sebebiyle 55,000$ kefaletle serbest bırakılıyor. - Nasıl kanunsa bu -
Bu sırada Dokic antrenmanlara devam ediyor, dünya sıralamasında yükseliyor vs. Nihayetinde Guannarelli kanserden ölüyor. Ailesi de kıza abanmayaya mı para para diye. Dokic'in yeni temsilcisi Guannarelli'nin varlığını, muhtemelen uyuşturucu kaçakçısı ve gece kulübü sahibi olduğu için, reddediyor. Dokic'in yakın arkadaşları ise vefalı çıkmış. Giannarelli olmasaydı, Dokic bu sene (2009) Avustralya Açık'a katılamazdı, diyorlarmış.
Hangi Manada: Thomas Enqvist de en az Marat Safin kadar hayranı olduğum tenisçilerden biriydi. Bıraktı sonra... Çok hoş adamdı.
Dönüp Dolaşan Mana: Bu külliyatın taa en başında değindiğim, Dokic'in eski antrenman kardeşi dediğim Marat'ın sister'ı Dinara Safina, dün çeyrek finalde Dokic'i yendi.