3.2.09

Bayanlar Baylar


Dün Yeter’le sohbet ediyorduk.

- Benim kocam dört dörtlük bir adam… Tanışmadan evlendik. Görücü usülü değil. Çok uzaktan görmüştüm bir iki kez. O başka bir köydendi. Bizim köye minibüsüyle gelip yolcu indirirdi. Bir iki kere camdan bakmıştım ona doğru, o da bana bakmıştı. Aşık olmamıştım. Hatta sevdiğim de vardı o sıra, o da beni seviyordu. İstemeye de gelmişlerdi. Babam evden kovmuştu. Babam, dayımın oğluna varayım istiyordu. Kuzenime… Ben kuzenimle beraber büyüdüm. Arkadaşımdı o benim. Hiçbir şey hissetmiyordum. E, sevdiğime de varamıyordum... Uzaktan uzağa sözleştik minibüsçüyle. Kaçacaktık. Gece bizim köy yoluna gelecekti arabayla. Kar vardı, karanlıktı. El fenerleriyle haberleşecektik, birbirimizi bulacaktık. O gece annem hastalandı, kaçamadım. Birkaç gün sonra kaçtım… Ama içimde kaldı bir düğün yapamamak, bir gelinlik giyememek. Sonra İstanbul’a geldik. Sevdiğimi hala görüyorum, bizim mahallede. Düğünlerde derneklerde görüyorum. Aradan 26 yıl geçmiş. Hala her gördüğümde içim titrer, heyecanlanırım.

Hangi Manada:
- E sevdiğinle kaçsaydın.
- Onunla düğünümüz olsun istiyordum, telli duvak istiyordum.
- Tamam yeter.