- Sen de ders versen çok kazanırsın.
- Ben matematikçi değilim ki.
- Olsun. Pek de öğrenilecek bi' yanı yok zaten.
Dövmelerime bayılıyor, TRT Çocuk izliyor, kot pantolonlarını daraltmayı planlıyor. Annanem birkaç senedir Alzheimer hastası.
Evi dolaştım biraz. Eski biblolar, fotoğraflar, tabak takımları... Amacım hem biraz nostalji yaşamak hem de annanemin günlük eşyalarına şöyle bir göz atmaktı. Ancak her zaman olduğu gibi işleri çığrından çıkarmayı başardım. Dolapları, eciş bücüş çekmeceleri, eski ahşap kutuları delicesine karıştırmaya başladım. Alelacele, nefes nefese, sanki birileri kovalıyormuş gibi. Arama izni çıkartamamış beceriksiz ama inançlı bir sinema dedektifiydim ben. Olan biteni gün ışığına çıkaracak bir delil arıyordum... ki buldum.
Annanemin günlüğünü buldum.

"15 Yıl önce" diye başlıyor ancak, günlük 2006-2007 tarihli. Bu zaman aralığı annanemin Alzheimer hastalığının başlangıcına denk geliyor. Aklının karışmaya başladığının farkına varmış olacak ki, günlüğüne 15 yıl öncesine dair hatırladıklarını yazarak başlamış. Kendini üçüncü şahıs ilan etmiş ve adını sanki bir başkasından bahseder gibi geçirmiş cümlelerinde. Sülalede büyük değişimlere yol açan bazı diyaloglara yer vermiş. Özellikle, değiştirdiğimiz evlere değinerek -sadece 3 sayfada- 2006 senesine kadar gelebilmiş.
Bir yerde, "Babam dedi ki" demiş. Babam dediği, dedem aslında...
Bir sayfaya cep telefonu tuşları çizmiş. Başlık, "Tuş kilidi açmak"
Bir ara tansiyona sarmış. Günlerce, anbean tansiyonunu yazmış. Yazdığını unutmuş, aynı saati aynı tansiyonu yeniden yazmış.
Benden sadece bir kere bahsetmiş...
Hangi Manada: İnsanların evlerini, eşyalarını karıştırmak gibi bir huyum yoktur. Hele ki günlüğünü çalıp, scan'leyip, internet'te yayınlamak... hiç hiç. Nasıl oldu bilmiyorum.
Şahsi Mana: Eğer bir gazeteci olsaymışım, babamı bile satarmışım.
* Annane, anneanne diye yazılır.